Myspace Graphics
   
 
  Mehter Marsi

Konu Adı : Mehter
Yazar : Çiğdem CAN
Sayı :  Şubat '07 70.Sayfa

Ceddin Deden






Osmanlı Devletinde; barış zamanında askerî ruhu canlı tutmak, seferlerde askerin cesaretini arttırıp düşmanın yüreğine korku salmak için kurulan, dünyanın en eski askerî bandosudur. Farsça’da  “pek ulu” manasına gelen “mihter” kelimesi, Türkçe’ye  Arapça şekliyle “mehter” olarak geçmiştir. Çoğulu mehterandır. Kimi araştırmacılara göre Orhun yazıtlarına kadar uzanan mehteran, Selçuklu Sultanı III. Alaaddin Keykubat’ın, Osman Gazi’ye beylik fermanıyla beraber bir sancak ve nakkare (davul) yollamasıyla, Osmanlı Devleti’nden günümüze kadar ulaşan serüvenine başlamıştır. Osmanlı’da sancak gibi mukaddes bir varlık halinde yaşatılan mehter; bağımsızlığın ve devlet varlığının önemli bir göstergesi olmasının yanı sıra, kara ve deniz savaşlarında çıkardığı muazzam seslerle cesareti kamçılayıp, ordunun moralini yükseltirken, düşmanın moralini çökerterek bozguna uğramasında büyük bir tesiri olurdu. Mehteran bölüğü, harp meydanlarında ordugah nöbetçilerinin uyumaması için geceleri dahi çalarak vazifesine devam eder, hep bir ağızdan “Yektir Allah” diye bağırırlardı.

Mehter takımı her gün ikindi namazından sonra, padişah seferde ise çadırının önünde, değilse saraydaki muayyen yerinde nevbet vururdu. Bundan başka yatsı namazından sonra üç fasıl mehter çalınıp padişaha dua edilir, sabaha karşı divan halkını namaza kaldırmak için yine nevbet vurulurdu. Ayrıca Yedikule, Eyüp, Kasımpaşa, Galata, Tophane, Beşiktaş, Anadoluhisarı, Üsküdar ve Kızkulesi’nde de aynı saatlerde mehter çalınırdı. Hükümdar mehterleri beş vakit vurulurdu. Bunun dışında cülus alaylarında, harplerde zafer haberi geldiği zaman ve arife divanlarında vurulurdu.

Mehter teşkilatına bağlı iki türlü mehterhane vardı. Biri resmî teşkilata bağlı olan çalıcı mehterler, diğeri esnaf mehterleriydi. Resmî mehter, padişah mehteriydi ve buna “mehterhane-i tabl-i alem-i hassa” denilirdi. Mehter daha sonra sadece padişah ve orduya ait olmaktan çıktı ve her vezir dairesinde bir mehterhane bulundurulması adet oldu.

Osmanlı mehterinde zurna, boru kurennay ve mehter düdüğü gibi üflemeli-nefesli, kös, nakkare ve çevgan gibi vurmalı ya da çırpmalı çalgılar bulunurdu. Çalgıların sayısı daima eşit tutulur ve mehterin kaç kat olduğu bu sayıya göre belirlenirdi.

Padişaha ait mehterhane on iki katlıydı. Yani her aletten on iki tane bulunurdu. Savaş zamanlarında bu sayı iki katına çıkartılır, diğer zamanlar ise çalındığı yerin seviyesine göre yedi katlı ya da dokuz katlı olurdu.

Mehterhane ‘emir-i alem’e bağlıydı ve padişaha ait mehterhaneyi idare eden kişiye “mehterbaşı” denirdi. Mehterbaşı aynı zamanda İstanbul’da bulunan bütün mehterlerin de amiriydi. Ayrıca mehterhane içinde her cins çalgıyı çalan kişilerin özel isimleri vardı. Bunlar “ser tebbal” (davulcu başı), “ser nefi” (borucu başı), “ser zinciri” (zilci başı), “ser nakkazeren”, “ser zurnazen” diye çaldıkları enstrümana göre isimler alırlardı.

İki bölüm ve yedi takımdan oluşan mehter takımının birinci bölümü Sancak takımı, ikinci bölümü ise Cevganlar’dır. Bunların arkasında zurnazenler, boruzenler, nakkarezenler, zilzenler ve davulzenler yer alır.

Zurnazen: Mehterde, günümüze kadar Türklere has olma özeliğini koruyan zurnayı çalan kişilere verilen isimdir.

Boruzen (ser nefiri): Mehterde boru çalan kişilere verilen isimdir. Boru, dünyadaki bütün orkestralarda, mızıka takımlarında ve müzik guruplarında kullanılmıştır.

Nakkarezen: Ağızları deri kaplı, farklı büyüklükteki iki çömleğin birbirine bağlanmasından oluşan bir çalgı aleti olan kudüm yani nakkare çalanlara verilen isimdir.

Davulzen (tebbal):
Mehterde davul çalanlara tebbal adı verilir. Kaynağı Orta Asya olan davul, Türklerin çok eskiden beri kullandıkları baş çalgıdır. Selçuklu Türkleri aracılığıyla Anadolu’ya getirilmiş, Osmanlı aracılığıyla da Avrupa’ya yayılmıştır.

Zilzen (ser zinciri):
Mehterde yüzyıllardır kullanılmakta olan ve bugün de tüm askerî ve sivil bandolarda, orkestralarda kullanılan zili çalan kimselere verilen isimdir.

Kös: Büyük bir davula ve bu davulu çalan kişilere verilen isimdir. Daha önceleri sadece padişah mehterlerinde kullanılan kös, III. Selim’in izniyle diğer mehterlerde de kullanılmaya başlanmıştır.

Ayrıca, Türkler’de hükümdarlık, vezirlik, beylerbeyilik, sancak beyliği gibi askerî görev ve memuriyet işareti olarak kullanılan tuğları taşıyan grup, mehterin yürüyüşü esnasında en önde yürüyen Çorbacıbaşı, kırmızı, yeşil ve bağımsızlık alameti olan beyaz sancakları taşıyan Sancaktar grubu mehteri tamamlayan orijinal unsurlardır. 

Mehterin yürüyüşü de yine kendine has özellikler taşır. Üç adımda bir durulup, yarım sağa ve yarım sola dönülen bu yürüyüş biçimi esnasında, mehteri oluşturanlar hep birlikte “Rahim Allah, Kerim Allah” diye bağırırlar.

“Yeniçeri müziği” diye adlandırdıkları mehter musikisinden etkilenen Avrupalılar, yine kendi tabirlerince “yeniçeri bandoları” kurmuşlar; Mozart, Gluck, Beethoven gibi ünlü bestekarlar da mehter müziğinin tesiriyle eserler meydana getirmişlerdir. Bunların en meşhuru Mozart’ın, mehterin bir cenk havasından esinlenerek bestelediği Türk Marşı’dır.

Askerî müziğin temel taşı olarak kabul edilen mehterhane, 15 Haziran 1826 tarihinde yeniçeri ve diğer kapıkulu ocaklarıyla beraber yürürlükten kaldırıldı. Yerine Mızıka-i Hümayun adında bir askerî mızıka teşkilatı kuruldu. Mehterhane, bugün halen Genel Kurmay Başkalığı’na bağlı İstanbul Askerî Müze ve Kültür Sitesi bünyesinde faaliyetlerine devam etmektedir. Ayrıca Kültür Bakanlığının İstanbul Tarihî Türk Musikisi Korosu bünyesinde bir mehteran grubu vardır. Bazı şehirlerin, Büyükşehir belediyelerine bağlı mehteran grupları da vardır.
 

Saat
 


Sizce Günümüz Gençliğin En Önemli Eksikliği Ne?
Temsil Ettiği Medeniyetten Kopma
Dini Yönden Zayıflama
Kültürel Yozlaşma
Diğer

(Sonucu göster)


Biz Kimiz?
 
Mostar Gönüllüleri
ülkenin geleceği için; geçmişin birikimiyle bugünün değerlerini sentezleyen bir medeniyet telakkisi çerçevesinde, Türkiye’deki
tüm üniversite öğrencilerinin entelektüel gelişimlerini destekleyerek, onların tam donanımlı
bireyler olarak iş hayatına
hazırlanmalarını sağlamayı kendine görev edinmiştir.
Biz
 
Bir tasavvurdan söz ediyoruz, hayalden değil…
Zihnimizin maverasında resmetmişiz…
Şeyleri koyacak yer bulduk…
Yerleri koyacak şehirler kurduk…
Ümitlerimizi ufuklara uğurlamadık efendim…
Bir derdimiz var, çözecek inadımız da…
Biz insandan anlarız…

Mevlana'dan öğütler
 

Dinle neyden


Loadtr.Com

Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz.
Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz...

"Topraktan biten güller solar gider, gönülden biten güller daimidir"

" Maddî varlığınla, bedeninle yeryüzüne bağlısın, burada dünyaya geldin doğdun.
Burada yiyor, içiyor, dolaşıyorsun.
Fakat sen, yeryüzünde yasıyorsun, ama mana bakımından gökyüzünde yasayanlardansın.

Gerçek inancın incilerinin dizildiği iplik gibisin.

Loadtr.Com
Bütün güzellikler, hoşluklar, üstünlükler sende mevcuttur."

**Ayıpsız dost arayan , dostsuz kalır..

** Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.

** Eşekten şeker esirgenmez ama eşek yaratılışı bakımından otu beğenir.

** Leş, bize göre rezildir ama domuza, köpeğe şekerdir, helvadır.

** Pisler, pisliklerini yapar ama sular da temizlemeye çalışır.

Loadtr.Com
**Sevgide güneş gibi ol,

dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol,

hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol,

öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol,

ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Loadtr.Com
** Kuzgun, bağda kuzgunca bağırır.

Ama bülbül, kuzgun bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç?

MOSTAR GÖNÜLLÜLERİı

 
Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Bahrulirfan Toplist Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol